Göstergebilim konusu nedir

“Onun için de, yazıyla, sağır- dilsiz abecesiyle, simgesel nitelikli kutsal törenlerle, incelik belirtisi sayılan davranış biçimleriyle, askerlerin belirtkeleriyle, vb., karşılaştırılabilir. (Wollen, 2004: 126) Böylece Wollen, Peirce’ün önerdiği gösterge modelini takip etmiştir. Gösterge, kendi dışında bir “şeyi” (olgu, nesne, şekil, durum, vb.) temsil eden/gösteren/onun yerini alan bir “şey”dir; kullanım alanını toplumsal uzlaşma belirler. 

Böylece dil biliminden esinlenen göstergebilim, tıpkı dil bilimi gibi, göstergeleri tek başına ele almaz; çünkü göstergenin bir değer, bir anlam yüklenmesi için diğer göstergelerle bir arada bulunması gerekir, göstergenin var olduğu ve değer üstlendiği yer “dizge” ya da “yapı”dır.

Son olarak sinema göstergebilimine ilişkin öncü yaklaşımlar Christian Metz, Peter Wollen ve Umberto Eco’nun alanla ilgili çalışmalarından ha- reketle izlenecektir. 24 Rifat, Mehmet, a.g.e., ss.27,28. 54 6. Bunun için de metin çözümlemesi (textual analysis), anlatı çözümlemesi (narrative analysis), yapısal çözümleme (structural analysis) ve söylem çözümlemesi (discourse analysis) gibi yöntemler kullanır.


(Erkman-Aker- son, 2005: 49-51) Stoacılar, gösterge üzerine düşünmüşlerdir. Bir şiirin bize bir şey söyleyip bir başka şey belirttiğini vurgulayan Riffaterre, bu ayrımın bir şiirsel metnin kendi anlamını üretiş biçimiyle açıklanması gerektiğine inanır. Guespin, et all. Zahit Atam, İstanbul, Doruk. okulunun üyeleri arasında J.C. Coquet, C. Chabrol, M.

Arrivé, J. Courtés ve F. Rastier gibi araştırmacılar vardır. (Rifat, 2007: 18) Temelde anlamlama ve anlamın üretilmesine dayanan, çıkış noktasını yapısalcı yakla- şımdan alan göstergebilim, esasen insanın çevresini, içinde yaşadığı dünyayı kavrama ve yeniden anlamlandırma ediminden ortaya çıkmıştır. (Yücel, 2001: 9) Greimas, çerçeveyi geniş tutar, göstergeden çok anlam üzerinde durarak göstergebilimin konusunun “dünyanın ve insanın insan için anlamı sorunu” olduğunu kesinler.

Sinema dilinin kullanım kuralları vardır, ancak sözel dillerdeki gibi 533 Âlâ SİVAS katı ve karmaşık değildir. Daha çok dil felsefesi kapsamında ele alınan “semiyotik”in bu ilk dönemi, çağdaş göstergebilimin de temelini oluşturmuştur. (Bkz. Göstergenin varlığı, anlamı ve değeri diğer göstergelerle kurduğu ilişkilerle belirlenir: Örneğin eş anlamlılık ya da yakın anlamlılık gibi “benzeşme”, zıt anlamlılık gibi “karşıtlık”, üst anlamlılık/alt anlamlılık gibi “kapsama” türünden anlamsal ilişkiler, bir metinde yer alan göstergelerin bir araya geldiği soyut kavramsal alanları belirtir.

33 Göstergebilimin kurulmasında Saussure ve Peirce’ün dışında Rus Biçimcilerinin katkısını da belirtmek gerekir. Daha geniş bir tanımla, gösterge, insanların bir topluluk yaşamı içinde birbirleriyle anlaşmak amacıyla yarattıkları ve kullandıkları doğal diller (Türkçe, İngilizce, Fransızca vb.), çeşitli jestler (el, kol, baş hareketleri), sağır-dilsiz alfabesi, trafik işaretleri, bazı meslek gruplarında kullanılan flamalar, reklam afişleri, moda, mimarlık düzenlemeleri, yazın, resim, müzik gibi çeşitli birimlerden oluşan ve ses, yazı, görüntü, hareket gibi gereçler vasıtasıyla gerçekleşen dizgelerin oluşturduğu anlamlı bütünün birimleridir.